Eskisehirden Haberler

Gürhan Albayrak-Kazım Kurt atışmasında kim haklı?

AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak geçtiğimiz günlerde Odunpazarı Belediye Başkanı CHP'li Kazım Kurt'u hedef alarak “Kazım Kurt, sen Odunpazarı ile ilgili yapacaklarını ortaya koy, genel siyaset vekillerin işidir. Onu da vekiller yapsın, bu kadar vekillerini tokatlamanın ya da ezmenin, çiğnemenin anlamı yok, herkes kendi görevini yapsın” demişti.

ALBAYRAK GENEL SİYASET KONUŞAN KURT'A YÜKLENDİ

Peki Albayrak'ın Kazım Kurt'a diyecekleri bundan mı ibaretti? Elbette hayır. Peki daha neler vardı Albayrak'ın cephaneliğinde!

Şunlar da vardı: "Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım bey yine Odunpazarı'nı konuş(a)mamış. O halde anlayacağı dilden bir iki kelâm da biz edelim...

İşsizliklik naraları atıp gelinini belediyede işe başlatan, Yoksulluktan bahsedip meclis üyeleriyle birlikte Mısır'da falafel yiyen,

Barınmadan bahsedip Kentsel Dönüşüm için yıllardır çivi çakmayan,

Yüzlerce can dostumuzun belediyenin hayvan barınağında öldüğünü utanmadan kendi ağzıyla kabul eden,

Ekonomik çöküş var deyip ekmek fiyatından dahi haberi olmayan sözde sosyal demokrat Kazım beyin önce yönetemediği belediyedeki adli vakalara bir bakmasını tavsiye ediyorum."

SİYASETİN KURDU ELE FIRSAT GEÇER DE DEĞERLENDİRMEZ Mİ!

Tabi Albayrak yerden yere vurur da siyasetin kurtlarından Kazım Kurt boş durur mu! O da durmadı zaten. Fırsat ele geçmişken yaptığı yerel yönetimlerin vatandaşlara daha yakın, günlük yaşamı etkileyen ve yerel kalkınmayı sağlamak için uğraşan yapılar olduğunu vurguladı. Ayrıca, Albayrak’a, siyasetin ve yerel yönetimlerin sorumluluklarının birbirinden farklı olduğunu hatırlatarak, her iki alanda da etkili bir şekilde hizmet vermek gerektiğini ifade etti.

Kurt, Albayrak'ın deyimiyle CHP'li vekilleri ezerek (!) “Seyitgazi yolunda dört vatandaşımız daha hayatını kaybetmişken, buna sessiz kalmamızı mı bekliyorsunuz? Gençler işsizlikten kırılırken, esnaf kepenk kapatırken, insanlar barınma kriziyle boğuşurken bu sorunlara sırtımızı dönmemizi mi öneriyorsunuz? Biz halkın sorunlarını gündeme taşımak ve çözüm aramakla yükümlüyüz. Halkın sesi olmak, sadece milletvekillerinin ya da hükümetin işi değildir. Eğer sizler bu sorunlara kayıtsız kalabiliyorsanız, o sizin tercihinizdir. Ama bizi susturamazsınız!” dedi.

"HALKIN DERDİYLE DERTLENMEK BİZİM GÖREVİMİZ"

Kurt durmadı, belediye başkanlığının sadece park yapmak, kaldırımları düzenlemek ya da yerel hizmetlerle sınırlı olmadığını belirtti ve şunları söyledi:

"Belediye başkanı demek, halkın her türlü derdiyle dertlenmek demektir. İnsanların hayatını doğrudan etkileyen her konu bizim işimizdir. Bu konularda konuşmayacak, çözüm üretmeyecekseniz, o koltukları neden işgal ediyorsunuz? Halkın derdiyle dertlenmeyenler siyaseti bıraksın. Eğer sizi rahatsız eden, halkın gerçeklerini dile getirmemizse, daha çok rahatsız olacaksınız. Çünkü biz susmayacağız. Halkımızın sesi olmaya, onların hakkını savunmaya devam edeceğiz.“

PEKİ BURADA KİM HAKLI, KİM HAKSIZ?

Evet her iki tarafın birbirine söyledikleri böyle. Peki ne yapmalılar taraflar? Kazım Kurt Belediye başkanı olduğu için genel konularda konuşmamalı mı? Albayrak bu konularda haklı mı? Kurt, CHP'li vekilleri ezmemeli mi? Ya da Kurt'un açıklamaları vekilleri ezmek anlamına gelir mi?

İşin aslına bakarsanız siyaset tam olarak bu tartışmada olan şeydir; bir taraf bir tartışma başlatır, diğer taraf ya da taraflar karşılık verir. Hadise daha fazla dallanıp budaklanabilir de bu hadise olduğu gibi, aniden sönüp gidebilir de.

Ancak şunu ifade etmemiz lazım: Kazın Kurt'un Odunpazarı gibi birçok ilden büyük bir ilçeyi yönetirken genel siyasete yönelik sözler söylemesinde abes bir durum yok. Çünkü belediye başkanı aynı zamanda siyasetçidir de. Yeri geldiği zaman elbette vatandaşın dertlerine yönelik yergilerini yapacak. Ona bakarsak Kazım Kurt'un, örneğin TOKİ'ye yönelik sözleri de genel siyaset olarak görülebilir. Ancak ilintili tarafı kendi ilçesinde de TOKİ'nin faal olmasıdır.

KAZIM KURT'UN SÖZLERİ VEKİLLERİ EZMEK DEĞİL, KURT GİBİ SİYASET YAPSIN ONLAR DA!

Buradan yola çıkarak Albayrak'ın Kazım Kurt'a seslenmesi de garipsenecek bir şey değildir. O da Cumhurbaşkanının Eskişehir'deki temsilcisi olarak elbette belediyelere yönelik sözler de, belediye başkanlarının demeçlerine karşı ifadeler de kullanabilir.

Burada yapılması gereken şey bize kalırsa bırakın herkes eteğindeki taşları döksün. Bu tür tartışmalardan zarar gelmez, tam tersine herkes kendisine karşı söylenilen sözlerin içinde haklılık payına göre bir ders de alır. Yaptıkları bir işte gevşeme göstermişlerse o işe daha sıkı sarılırlar. Hem bu vesileyle toplumun geniş kesimleri kimi konularda bilgilendirilmiş olur. Hem Kurt'un hem Albayrak'ın açıklamaları bu yönüyle de kamuoyunun bilgilendirilmesi, olup bittiği ileri sürülenlerin ise yeniden dillendirilmesi konusunda yeni yeni kazanımlar elde etmemize vesile oldu.

Tam da bu yüzden, sakın kimse olup biteni kayıkçı kavgası gibi görmesin. Bir siyasetçi karşısında zımba gibi başka bir siyasetçi bulunca elbette kendini daha fazla geliştirmek zorunda hisseder. Siyasetçi kendini geliştirdikçe vatandaş daha çok ve daha güzel hizmetlere ulaşma fırsatını yakalar.

Albayrak ve Kurt, başkası ne derse desin, karşılıklı olarak eksikleri, kusurları, yanlışları dile getirmeye devam etmeliler. Vatandaşa hizmet eden siyasetin en temel gereği budur zira...

Sahi bu arada, Kazım Kurt'un bu konuları gündeme getirmesi CHP'li milletvekillerini ezmekse eğer bırakın ezsin! Zira Kurt'un üst perdeden konuşması milletvekillerinin daha çok uğraşmasına ve konuşmasına vesile olacatır!

Bu yazı 671 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Yazı'ya ilk yorum yapan siz olun.

FACEBOOK YORUM

Yorum

Sezai ŞEN